Ulan hayvan gibi okuduk, çalışıyoruz şimdi. Bin türlü organizasyon bin türlü hedef bin türlü plan. İtalya'dan mal getirip, Mısır'da urettirip, Turkiye de montaj yaptirip cesitli ulkelere ihracini organize ediyoruz. (Reklam yapip olasi kariyer firsatlarini da degerlendirmeyi ihmal etmiyorum, tekliflere acigim imajini guclendiriyorum)
Gel gor ki manavin kendine olan ozguvenini bir turlu yakalayamadık saniyorum. Adamdan yarim kilo domates istiyorsun sanki adam bolivya domates krali edalarinda 4 tane domatesi posete koyuyor.
Iki patlıcan alıyoruz, iki taneyi gotunuze mi sokacaniz len zirzoplar, iki patlıcan icin ugrasiyoruz cik cik edalarinda domatesin oldugu posete atiyor.
Eksikligimizi elma ile giderelim hesabina 2 kilo elma istiyoruz. Adam benim belim agriyor deyip bize doldurtuyor elmalari. Biz de gorgu-saygi cerceveleri icerisinde buyutulmus Turk gencleri olarak ezik ezik dolduruyoruz posete.
Abi hesaplar misin ne kadar tuttu bizim hesap dedigimizde adam ne bir hesap makinesi ne bir abaküs kullanmayarak kafadan hesaplayiveriyor 10 kalem her biri farkli agirlikta mallarin bedelinin toplamini.
Manava girerken agzinda duran sigaranin son firtina gelmesine ragmen kulunun ucundan dusmedigini gordugumuzde ayri bir saygi besliyoruz amcaya.
Çıkarken manavdan "hayırlı işler iyi günler bik bik " diyoruz. Ama adamın bizi zaten ipledigi yok sokakatan gecene "Osmancim gel de tavla atalim, gel eline vereyim" diyor.
Soyle bir ozguven yaratamadik kendimizde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder