Ne Baktın Gözüm

19 Şubat 2012 Pazar

ÜŞENGENÇLİK

 (Galatasaray Milan'i yendiginde "Yendik mi lan?" diye manset atan Star gazeteciligi anlayisinda bir baslik oldugu icin burada hepinizden ozur dilerim)
Hani 10 yildir Eurotrail yapacak olan adamlar vardir ya bir turlu planlayamayan cesitli nedenlerden dolayi basaramayan iste o adamlardan biri de benim. Butun hadise bir sirt cantasi bir pasaport ve tren bileti organizasyonu olmasina ragmen 10 yil boyunca erteleyen adamim ben.
Hani odasinda yerdeki kiyafetlerden 15 gundur nelerin sirayla giyildiginin hesabini yapilabiliecek adamlar vardir ya iste o da benim. Kirli camasir sepetinin doldurulma suresi ile dolu kalma suresi esit olan adamim ben. Camasir sepeti butun hafta hic is yapmadan oylece bosbos oturur.
Hani bilgisayarinin masaüstü silme dolu olan adamlar vardir bir dosyayi bulmak icin masaüstünü sort by date yapan adamlardir onlar o da benim anasini satayim. Hep ozenirim masa ustu ikonlarini masa ustundeki resme gore dizen duzenli insanlara.
Hani bagcik baglamayayim diye onu cirtli ayakkabi giyen adamlar vardir ki normal insanlar en gec 10 yasinda birakmistir cirtli ayakkabi giymeyi, iste o cirt bantli ayakkabilari essek kadar olmasina ragmen hala giyen adam karsinizda. Bazen cirtlari capraz yaparim bazen ikisini sadece birine yapistiririm.
Hani ayni tavada hic yikamadan 20 defa yumurta kizartan adamlar vardir, ayni catalla karistiran ve catalinin uzerinde katman katman yumurta olan adamlar. Dogru bildini o da benim iste. Sirf tava bir sonraki solene temiz kalsin diye ekmegin son parcasiyla butun tavayi siyiririm oyle birakirim ocagin ustune geri.
Hani calisma masasina tum nesnelerin (su damacanasi, kahve makinasi, yatak, cop kovasi, telefon, fotokopi makinesi ...) esit uzaklikta olan adamlar vardir. Bu da benim. En fazla bir sandalye bacagi esnetme mesafesinde olmali hayat benim icin, sandalyemi bukerim isimi gorurum kardesim.
Bunlar benim su siralar yenmeye calistigim ve sonlarina geldigim "genclikle" mazur gorunen usengencliklerim.
Bir de ...
Hani ayni prezervatifi birden cok kullanan adamlar vardir, kaldigi yerden devam eden. Iste en azindan o adam ben degilim ayrica buradan butun kizlara selam ederim.

NENEYI KUMA GÖMMEK

Doguyu yeni kesfeden batinin arinmislik ve egoyu yenme uzerine pazarlama teknikleri gelistirip mevzuyu gene doguya satma isini, ferrarisini satan bilgenin benzin deposuna hortum sokup icine cekerek bosaltmasi olarak algiliyorum.
Ve diyorum ki, o zottirik kitaplardaki ogretilerin yucelttigi egoyu kenara koyma tribi benim icin siyatigi/romatizmasi olan neneyi kuma gomme arzusu/gorev bilincidir benim topraklarimda bir ergen icin. Bu olayi yadsimayan/utanmayan ve bunu kendine gorev bilen genctir en asil duygunun insani.
Genelde yazliklari olur ya da tatile cikarlar ailecek, bu yaziyi internet vasitasiyla okuyabilecek sosyo ekonomik refahi yakalamis insanlar. Fakat tarimdan sanayiye gecis asamalarinda debellesip duran bir ulkede olmamiz ve yillar itibariyla 3 kusak arasindaki farkin sehirli olmaya calisan ve 1000 yillik koylu kadar uzak durmasindandir ki, "babane kendine bir kokteyl hazirla" gibi bir diyalogumuz olmamistir.
Ulkemiz sosyoekonomik yapisini , "bana bir plato soyleyin lan" / "Obruk" gibi salak bir konumlandirmayla betimledikten sonra geciyoruz konuyu dramatize eden carpici ornek kismina.
Hani yazlik plajlarinda gencler baska semsiye diker plaja da aileler baska semsiye dikerler ve ayri ayri semsiye altlarinda sosyallesirler yasitlariyla, cocuklar deniz kiyisinda popolarina deniz kumu kacirmaca oynarken.
Hikayenin bu kisminda gunesin deniz kiyisindaki cocuklarin beyin gelisimine etki edecek seviyede UV yaydigi saatlerde plaja tek baslarina inen, "ulan ne isim var burda elalem cibildak, tövbe tövbe" nidalariyla inen romatizmasindan muzdarip basinda yazmasi, 3 kat donu ve gomlegi olan nenelerdir kahramanlarimiz.
Ama bu neneler ilerleyen yaslarindan dolayi kolay mobilize olamadiklarindan yasitlariyla pek de sosyal ortamlar yakalayamamislardir. Mesela bir drink alayimcilik efendime soyleyeyim bir barbeku demislikleri yoktur. Bu yuzden ve ailenin modernite ivmesine ayak uyduramadiklarindan plaja yalniz inerler. Tek arzulari kuma gomulup, kemikleri sicaktan iyice sizlatmaktir. Kafalarinin oldugu yere de bir semsiye koyulmasi da, pek de bulunmayan yazlik levazimatcilarinin faturalarindan aileyi uzak tutar.
Genelde bu kuma gomulme ritueli ailenin yeni damadi ya da olasi mirastan aslan payini kapmayi arzulayani tarafindan duzenlense de, plajda nenenin taniyabildigi tek insan olan, hayatini bikini ustune gore bir ya da iki buyuk beden bikini alti aramakla geciren bronz universiteli kizi, flortuyle bir semsiye altinda, kizin bir sonraki dovmesini nereye yaptiracagini tartisiyor halde ise dugum kismi bu noktada baslar arkadas.
Kiz ipodunu donduruverirken nenesinin o tiz sesini duyar, gomulme ve kafasinin ustune semsiye kurdurma istegiyle yanip tutusan.
Halbuki ne guzel sehirlilesiyorduk lan ipod olsun, tokio terlik olsun,helikopter pilotu gozlugu olsun, dovme olsun, piercing olsun. Ustelik flortte yan havluda ve nene ile olasi baglantiyi kurdugunda karizma o deniz kiyisindaki cocuk seviyesine duser.
Ne yaman celiski, senin boklu donlarini yikayan, pesinden ekmegin ustune surdugu salcayla kosan neneni kuma gommek hem de tam Manhattan siluetinin yan tarafindan kadraja girmisken.
Neneyi kuma gomen insandir bu noktada, ubermenschtir. Ferrarisini almadan once sanayi de kontrol ettirmeye goturmeye gerek yoktur.
(Burdan Mahsun Kirmizigul'e selam ediyorum, bize de bir odul vermediler)

ORTAK MUTABAKATLARDA UZLAŞMA SÜRECİ

Baslik sahibi, ulan hem mutabakat hem de ortak ayni isim tamlamasinda gider mi diye dusunurken...
Konunun kisa spoileri (spoilerde artik nasil bir kelimeyse), insanlar konusa konusa hayvanlar koklasa koklasa yaklasimindaki anlasmazlik ve anlasma sureclerini degerlendirmek ve bu sureclerin olusum evrelerini hayat duzlemine zaman perspektifiyle oturtmak olarak verilebilir. (arkadasim sen de okudun ya ciddiye alip)
Gun gecmiyor ki, karakter dedigimiz o deliklerin ebatlari kuculmeye gorsun. Bir bakmissiniz ki elegin sahibi siz olmaniza ragmen kendinizi bile elegin deliklerinden geciremiyorsunuz. Secici gecirgenliginiz tavan yapmis ve gecirgenlik ön yarginizi maddeler uzerine insa etmis, objektifligi goz ardi etmissiniz.
Mutabik kalmaya hayatin her evresinde basliyoruz ve toplum ve bireylerle yaptigimiz mutabakatlar, bizim kendimizi ifade etmemizi, sosyal cevremizi ve de toplumun bize bakis acisinin sinirlarini, dolayisiyla kendi sinirlarimizi cizdiriyor.
Konuyu anlamayan demek istemiyorum, iki ornek ver lan diyen arkadaslar icin gunluk hayattan orneklerle canlandirma kismi, yazinin gercek kesit bolumu.
Simdi soyle guzelce bir cocuklugunuza inin, yillarca size yaramaz damgasini vurdu anneniz babaniz dayiniz halaniz. Dogal olarak yaramazlikla ister istemez bir mutabakat sagladiniz ve kendinizin yaramaz oldugunu dusunerek gunden gune simarik, zipir bir cocuk oldunuz. Ta ki babanizdan yediginiz ilk tokata kadar, o anda babanizin sizi anlamadigina dair mutabakat imzaladiniz, babanizin haberi olmadan ve bu mutabakat uzlasma yapilmadan tek tarafli olarak paraniz bitene kadar devam etti. Sonrasinda seve seve babanizdan para almaniz gerektiginin mutabakanizi yaptiniz cuzdaninizla ve bir onceki mutabakatinizi fesh ettiniz.
Yukaridaki ornekler sizin ic dunyanizla ilgili sadece sizi baglayici ve ic uzlasmanizi gerektirecek konuya giris ornekleriydi. Bundan sonraki kisimda secebileceginiz cevrenizle yaptiginiz mutabakatlarin aslinda sectiginiz cevreyi olusturdugunu anlamaniza yardimci olmayi hedeflemektedir. Daha dikkatli okursaniz sevinirim. Ayrica sondur o sigarayi arkadasim.
Gene ergenlik doneminizi dusunun 30-40 tane arkadasiniz var, bunlardan bir kismini daha cok sevmeye basliyorsunuz, daha bir yakin cevreniz oluyor. Bunun aslinda sizin karakterinizle hic bir alakasi yok, tamamen sans.
Mesela Kamil'in babasi ogluna gitar aliyor bir gun, siz de Kamil'le yakin yerlerde oturuyorsunuz, yapacak daha iyi bir alternatifiniz olmadigindan okuldan eve seve seve Kamil'le donuyorsunuz her gun. Kamil gitarini anlatiyor, ister istemez siz de bir gitar manyagi oluyorsunuz bu surecte ve diger insanlarin sizi cevreleyebilecekleri, etkileyebilecekleri noktalarina ya da ozelliklerine ilgi eksikliginden ya da ilgi tatmininden dolayi daha soguk duruyorsunuz, goremiyorsunuz.
Oysaki Tanju, sizden 3 km otede oturmasaydi, belki de Tanju ile okulda harac kesip mafya aday adayi olacaktiniz ama Kamil'den dolayi basci oldunuz, yarin konser gunu. Ha Kamil cok mu manyagiydi gitarin, yoo tamamen abisinin gitar calmasindan dolayi o da babasindan gitar istedi. Oysaki Tanju'nun abisi o yillarda BMW caliyordu. Gibi.
Ayni durumun kiz versiyonundaki Semra'nin annesinin liseden arkadasinin kizi olan Gulay da, sansa bakin ki sizin sinifta. Sizin annenizle Gulay'in annesi, 2 ayda bir ceyrek altinlarini degis tokus etmek suretiyle sosyallestiklerinden dolayi. Sizin en iyi arkadasiniz Gulay olmus cikmis. Ama Gulay inegin allahi, sabahtan aksama test cozuyor, okuldan eve gelip hemen odevini yapiyor. Eee nerde simdi sizin icinizdeki Paris Hilton ruhu. Yok kayip. Marie Curie olup cikiyorsunuz yillar icinde, sonra da frijit. Gulay da istemiyor boyle olmasini ama annesi Pavlov'un kopegi yapmis kizini, onune elmali kek koyunca geometri calismadan edemez hale gelmis.
Bu orneklerimizde de bireyin diger bireylerle yaptiklari mutabakatlarda uzlasmalarinda sansin ne kadar onemli bir
faktor oldugunu gorduk ve dikkat ederseniz, karakterler ozelliklerinin olusum esnasinda karakter yapicilarini hep bireyler olarak atadik.

Bu karakter yapicilar pek dogaldir ki, her zaman bireyler olarak karsimiza cikmaz bazen ugranan kucuk bir tecavüz ya da babanizin ani vefati ya da cok sevdiginiz sinif ogretmeninizin degismesi gibi olaylar da olabilir. Bunlara ornek falan vermeyecegim, sakin beklemeyin.
Son orneklem serimizde ise bireylerin icinde bulunduklari toplumla yaptiklari mutabakatlar ele alinacaktir. Toplumun bireyin kendisini nasil gordugu ve bu bakis acisini kabul edebilme ya da toplum bakis acisini yonlendirebilme uzerinde duracagiz.
Kamil'i hatirlarsiniz, saclari punk yapti, 15 piercingi var seneye Prens Albert'e girecek, citi piti bir marjinal kendileri. Toplum bu adami gorse ne der? "Siktimin gavati nerde yasiyon lan senin anan baban yok mu?" der.
Bunlar guzel laflar mi arkadasim, ama Kamil, insan-i kamilliginden degil de marjinal olmayi basarmis olmanin getirdigi toplumsal mutabakatla bu dislanmisliktan haz duyar.
Gulay 'i da hatirlarsiniz, essek kadar kari olmustur ama dominant annesi onun adina aldigi kararlardan dolayi kizi bon bir hale, karar veremeyen pisirik bir sekle sokmustur. "Kac yasindasin kizim sen" diye soran kadin hastaliklari uzmanina "28" diye yanit veren annesinin kurdugu baski. Gulay'i karar vermeme zorunlulugundan kurtardigi icin mutlu edebilecegi gibi ilk buldugu kocaya kacma hevesiyle yanip tutusan kiz kurusu gorunusu yolunda emekletebilir de.
Tanju ve abisini de hatirlarsiniz ki bu adamlar da, ahsap bir evi yakmak suretiyle kendilerine otopark yeri acarak, isleri buyutmus ve bu otoparki da cesitli yan faaliyetler icin merkez us olarak kullanmaktadirlar. Sosyal cevreleri bu adamlarin pis/kotu adam olduklarini bilirler ama gerek paraya yalakaliklarindan gerekse de gucten korktuklarindan dolayi, 21 yasindaki Tanju'ya abi cekerek ellerinde tavlayla muhabbete gelirler. Bu da Tanju ve abisinin toplumun onlarla yaptigi mutabakatin, yani yonlendirilmis toplumun onlara bakis acisinin gostergesidir.
Simdi muthis final kisminda, bu 3 karakterin yanyana gelip iki lafin belini kirma ihtimali nedir? Hadi iki lafi da gectim diyalog kurma, diyaloga hazir olma sanslari nedir? Biri marjinal punkci, digeri pisirik inek, oburu serseri pis adam.
Belki dolmusta "uzatir misin" ancak o kadar...
Yani belirli mutabakatlari imzalayip uzerinden yillari gecirince ve bu mutabakatlar sadece sizi baglayici olmayinca ortaya cikan duruma toplum uzerinde olusturdugunuz ve asil icinizde olusan karakterinizden daha sik kullandiginiz dis yuzunuz olusuyor ve bu dis yuzunuzun ustundeki elek deliklerinin sekli ya da sikligini belirleyen faktor tamamen sans.

HEDEFE YAKLAŞTIKÇA ARTAN İŞEME DÜRTÜSÜ

Ziyadesiyle yaydiraraktan eve Turis Omer gibi geldigim gunlerden biriydi, elde sigara, kizlarin popolorunu kesiyorum, sokakta mac yapan cocuklara calim atiyorum, uyuyan kedilerin kulaklarina vurup "naber len dingil" sululugu icerisindeyim. Ne gam ne tasa.
Eve yaklasiyorum, elim ister istemez cebimdeki anahtari disari cikarip oynamaya basliyor, salliyorum lan bildigin anahtarligi 50 metre kala.
Bu singirti sesi de benim Pavlov'un kopegi olma ihtimalimi guclendirircesine idrar keseme baski yapiyor sanki. Uzatiyorum pembe ile isaretlenmis anahtarimi apartmanin kapisina, karin bolgemde bir sikisma bir kendini germe.
Adimlarimi hizlandiriyorum apartmanin koridorunda ve en az 3 defa yanlis zile basiyorum apartmanin isiklarini yakmak icin. Heyecanlaniyorum lan bariz.
Evin kapisi seramonisi basliyor, once yesille isaretlenmis anahtar sonra mavi anahtar siralama hatasini yapip, daha da arzulandiriyorum urenin dunyaya gelme istegini, giriyorum lan eve tekmeleye tekmeleye.
Sag ayakkabimin topuguna basip firlatiyorum ayakkabimin tekini, digerine de ayni islemi ayagimla yapip kostura kostura evin koridorundayim artik, bir elim sadece fermuari acmaya calisip kemersiz shortcut pesinde kosarken diger elim once isigi sonra kapiyi aciyor. Iste tam karsisindayim, iste mevcudiyet sebebim.
Boxeri da hallettik mi, tek sorun klozet kapagini kaldirip kaldirmama ikilemi oluyor, kaldiriyorum da genelde.Kendimi o diger insanlarla bir butun hale getirecegim, o insanlarin varliklari ile en sicak organizmal temasimi kuracagim kanalizasyon portalimdaki mutluluga birakiyorum.
Ama yok olmuyor, prostat yasimda gelmedi henuz ama yok. Sadece 2 damla.
"Bu muydu" diyorum lan "bu muydu" (sessizlik ... gulusmeler ...) Butun bu heyecanin sonucu bu muydu?
Onemli Not: Bu yazi heyecanin algilanmasi, verilen tepki ve heyecanin hezeyani uzerinedir. Yoksa "gel agzimiza sic" gibi sululuklardan hic hazzetmem. Yadirgarim.

BIR HAYAT FELSEFESI OLARAK MICHAEL COLLINS

Hani kerane kapisindan donen insanlar vardir, ya da bungee jumping kulesinden atlamadan inenler, ya da otobuse guvenmeyip ilk 4 koltuktan birine rezervasyon takintililar. Iste Michael Collins de onlardan biri, icimizden birisi aslinda. Eminyet seridini ihmal etmeyen, rakip ataklarini taca atarak sonumlendiren defans oyuncusu.
Dusun, sene 1969, hatta tam tarih vereyim 16 Temmuz 1969. Milyon dolar masraf etmis sana USA, bokundan cikan mikroorganizma duzeyini olcmus, yillarca beynine kan gitmemis basincsiz ortam testlerinden, yagin emilmini olcmusler ince bagirsak damarlarindan Amerika seni aya gondermis.
3 kisisiniz Neil, Edwin bi de sen ... 4 gun surmus yolculuk, yediginiz, ictiginiz, sictiginiz ayri gitmiyor oyle duzeysiz bir ortam.
Neyse, aya iniyor sizi tasiyan Apollo 11. Neil diyor ki "madem komutan benim ilk ben inerim arkadas", Edwin ara gazci zaten "ben de ineyim bari de ay havasi alayim". Lan Michael sen nasil bir adamsin, yureginin yaglari ciz etmedi mi oglum. Aya gelmissiniz lan. In iki dakka bak bakalim toprak nasil, futbol oynamaya musait mi? Ayagin bir yere takilacak hayati bulacaksin lan ayda. Hic mi inilmez kardesim roketten.
Neil, hazirligini yapmis evde calismis gelmis "bu benim icin kucuk insanlik icin buyuk bir adim", Edwin dipten kum cikartiyor kraterden kratere akiyor. Neil'le arka fona topladiklari taslardan "once Houston, 30-4 kral tertip, Massachusetts'lim, UCLAlim" gibi seyler yazip hatira fotograflari cektiriyor.
Ya sen ne yapiyorsun Michael'im, kapsul yiyeceklerin bokunu mu temizliyorsun minik minik? Apollo 11 in yagini mi kontrol ediyorsun iceride. Cik lan iki dakika.
Neil'in, Edwin'in cocuklari senin cocuklarinla tasak gecmezler mi oglum? Bu nasil bir gorev anlayisi? Anan baban gururlanamayacaklar mi seninle? Aya gittin fotografin yok be Michael'im.
Hadi Neil komutan popon yemedi cagiramadin, "iki dakka gel lan de" Edwin'e "iki dakka dur hele direksiyonun basinda" iki dakika ya.
Otopark mafyasi mi var ayda, araci cizerler diye mi inmiyorsun. Sicilime zarar gelmesin diye mi? Ay lan bu boru mu? Bu da NASA'dan olsun be oglum.Scottysin misin Atilgan'in ikide birde isinlayacak, yoksa sabahci kahvecisi misin?

NE ZAMANDIR CEZMI ERSÖZ'DEN ALT DUDAK ALMAMIŞTIM

Pasli tavuklu saatimdeki civcivlerin umutsuz yemleri gibiydi onume sacilan zaman. Ve hep anne tavuk gibi otoritenin tiktaklarini duyuyordum ustume pembe battaniyemi gecirdigimde, tiktak seslerinden rahatsiz minik bit cocukken ben.
Bacaklarinda ekmegimin pasini tasiyan orumcekler arkadasimdi dort duvar arasi, aglarina kimseyle paylasamadigim tiktaklar icinde yalnizligimi verdigim. Gelmesi beklenmeyen sinegin dususu gibi, kendimle olmak. Umutsuz yemler ve zaman gibi...
Kopurecegi yer kestirilemeyen gazli sarap gibi dalgalarin arkasindan nice gunesler dogdu da kafami pembe battaniyemin altindan kaldirip selamlayamadim. Nice vapurlarin once sisini, sonra bacasini sonra bordosunu sonra icinde annesinin koynunda uyuyan kizil sacli kucuk kizi gordum de birakmadi anne tavuk zamani akisina.
Icınde bin sigara paketinin hatirasini tasiyan tul perdelerim oynasti, hayatin taa icine esen meltem ruzgarlarinin onunde de, o perdeyi hayatim gibi aralayamadan uzanip durdum, gorunmez iplerinden cekilmeyi bekleyen tahta kuklalar gibi. Icimdeki tahta kurularinin anlattiklariyla beslendim, bir kez olsun gozume o mavi denizin aksini dusurmeden.
Yillar gecip de pasli saatimdeki anne tavuk durunca, icimdeki uyanis civcivin onundeki yemin filizlenmesinden daha hizliydi. Gormezden geldiklerimi gordum, duymazdan geldiklerimi isittim ve tekrar o tavuklu saate baktgimda artik anne tavuk ben olmustum...
Arkadasim oturdun okudun ya bu yaziyi aferin lan, yazmayin lan boyle sikko yazilar, gunluk hayatin getirdiklerini basur yapmak gibi birsey ve o basura pul biber surup de gececk diye umitlenip acisindan kendine paye bicmek gibi.
Hergun "Dolce Vita" seyredip 24 vites Bianchi almak gibi oglum yaptiginiz. Benim de aci pitirciklarim var ve sizinle paylasayimcilik gibi... Herkeste var oglum bunlar olmayani goster ben de sana popomu göstereyim... basursuz ...

"BIZ ARTIK EVLENDIK VE SOKAKTA ŞARAP İÇEN ADAMLARLA SOSYALLEŞEMEYIZ" ÇIFTLERINI PISTE BEKLIYORUZ

Evlenince felsefi evrimini boynuna takilan ceyreklerle tamamladina inanan insanlar vardir ya, surekli nasihat verirler "eee felisus sen de buyu artik evlen aile sahibi ol" "bak herkes adam oldu sen adam olamadin" "sana kiz bakalim istersen"...
Arkadaslar evlenip birbirlerini beceriyorlar ya, muhtesem. Hayatin anlamini buldunuz, bana da nasip kismet spermlerinizi yumurtalarinizi firlatin. Once sen adam ol da, dugununda Cola Turka icirecegine iki raki acsana duduk. Kizin babasi muhafazakar diye kendinden taviz verecegine.
Sevisecek yer bulamayip, kapimda "ev ev" diye agladiginiz gunleri bilirim lan, en buyuk kavgalarinizdan sonra daha disinizle acmayi bilmeden getirdiginiz en ucuzundan kukurtlu saraplarinizi actim. Ne zaman adam oldunuz, ne zaman got oldunuz. Bu ispat kaygisi niye.
Bu karin senden biraz uzaklasinca diger kizlarin poposunda dolasan sen degil miydin? Sabahin korunde "alemlere akalim alemlere akalim" diye deliren.
Hem bu karin sirf Mehmet ona yuz vermiyor diye seninle oldu oglum. Farkinda degil misin? Sosyal basari seviyeniz mi duzeyli evlilikleriniz? Egonuzun meyvesi mi birlestirdiginiz yalnizliklariniz.
Artik Mars'ta yasiyormus gibi davranmaya basladiniz, ben 15 yildir sokakta iciyorum, calilara isiyorum, sort giyiyorum, yoldan gecen kopeklerle birdirbir oynuyorum, trafik lambasindaki adami taklit ederek karsidan karsiya geciyorum. Bunlari dune kadar siz de yaptiniz. Duzenli cinsel hayat karakter mi koreltiyor.
Sen daha yeni evlisin ve sunu da bilmiyorsun, sikilinca prensesin yaptigin karindan su an tiksindigin sokaklarda elinde sarapla dolasmak isteyeceksin, kapimi calacaksin hayatin ne kadar monoton, tek duze oldugundan ve ustune su an seve seve aldigin sosyal sorumluluklarin aslinda ne kadar da seni ezip gectiginden bahsedeceksin.
Beni biraktigin gibi bulacagini dusunup anlatacaksin bunlari, beni biraktigin gibi sana hak vererek efkarini dagitacagimi sanacaksin. "Gel" diyeceksin alemlere akalim, en azindan iki sarap daha alip bogaza inelim.
Biraktigin gibi degil ki hersey, ben sana anlatsam anlamazsin. Ortak noktalarimizi tuketmeye calistigin gundeki muzigi dinliyorsun hala, o gunku dunyaya bakiyorsun, oduncu gomlegi giyip gelmissin, biz artik king oynamiyoruz sabah kadar, birak kagitlari dagitmayi. Bitti ki oglum bunlar...Tanimam ki karini, hakkinda yorum yapayim, bilemem ki derdin ne, icinde olmadim senin dunyanin.
Bak gene reddettin karinin telefonunu, eskiden olsa yanimizdan 20 metre uzaklasip oyle konusurdun. Izole dunyani sen insa ettin, yikma isini neden bana veriyorsun.
Artik arkadaslarin sadece evli olduklarindan dolayi tatile ciktiginiz, mangal yaktiginiz, ayda bir bogaz manzarali yemege gittiginiz insanlar. Karizmayi dagitmamak icin yemez ki gotunuz,cunku sarabi hep kadehte sallayarak yudum yudum ictiniz ve birbirinize hayatinizda ne kadar mutlu oldugunuzu sadece gulumseyerek gosterdiniz.
Boyle iste mal arkadasim, kendini bulmak evlenmek olsa seni once ben becerirdim.
Yengeye hurmetler ...

APARTMAN BOŞLUĞUNDA FLÜT ÇALMAYI ÖĞRENEN ÇOCUK

Sevgilimden yeni ayrilmisim, evde makarna sosu icin sogan dogruyorum, yukaridan bir blokflüt sesi "Selvi boylum al yazmalim" hem agliyorum hem dogruyorum, hem cocuk caliyor hem de cocuga agliyorum.
Oysa ne guzel baslamisti hersey, bolognese sosa sogan koyulur mu koyulmaz mi tartismasinda baslamisti ask bundan 2 yil once ve o zamanlar henuz "Ilgaz" adli parcanin o en zor gecisli noktasinda "ilgaz anadolunun sen yü-ce" kisminda tekleyip duruyordu, bu flüt calmayi ogrenen cocuk. Simdilerde Husnu Senlendirici gibi sogan yaninda.
Hele gecen sene ekim ayinin ortalari, hic cekilmezdi. sol-sol-re-re-sol-sol-re, tren gelir hos gelire 4 kazan makarna suyu kaynatmistik cocukla. Yalnizligim, plastik flüt kalibi, makarna suyu ve ustu yeseren soganlar.
Hayat cok hizli geciyor cocuk, bize verdigin izdiraplarla buyudu askimiz ve tam izdiraplarinin meyvelerini Verdi'den Strauss'dan Chopin'den toplamaya baslayacagimizi dusunurken, askimizin meyvesini dibimize dusurduk. Ve basladigimiz sogan dogramalardayim.
Sense ustalastin, artik ucuncu sinifsin. Kim bilir kac kere temizledin tukurukle dolu flütünü, kim bilir kac kere burnunla caldin, kim bilir tek elle calabildigin tum sarkilari ardarda caldin askimiza ve kim bilir kac askin Astor Piazzola'si oldun farkina bile varmadan.
Artik buyudun cocuk, vakit yeni asklarin vaktidir, vakit gitarda "one"in girisine baslama vaktidir cocuk. Fender'den bahsetmenin, akustik gitarin vakti. Makarnaya pesto koymayi tartismanin vaktidir cocuk.

BEN NUMARA TAŞINIRLIĞIN İNSANI YÖNÜNDEYIM ARKADAŞ

Malumaliniz, ergen asklar yasadi bu milletin cocuklari ellerinde Nokialarla ve Ericssonlarla. Ne Isvecin ne de Finlandiya'nin ruhu bile duymadi kontoruyle askinin arasinda sikisip gonullerin.
"Seni dusunuyorum bebeyim" safliginda calidirip kapatmalar, kelimelerin kontor yetersizligini betimlemedeki kiyafetsizligini ortadan kaldiriyordu. 5 caldirip kapatmali bir gece en romantik aksamdi, mum isiginda caldirip kapatmak asklarin en buyuguydu.
(Baktim yazinin tandansi Esra Ceyhan'la lise 3 killi bacakli platonik kizlar karmasi havasinda geciyor hemen degistiriyorum tarzi haci)
Eeee, noldu sonra. Rekabet Ust Kurulu bir gun dediki, kocum biz bu sebekeleri zamaninda ihaleye cikardik, siz satin aldiniz ama simdi artik boyle ayip oluyor. 0532 numara sahibi adam saniyor ki kendisi Rockefeller'in sol tasagi. 0549 ile 0532 arasindaki ayirimi kaldirmak icin artik aboneleriniz istedigi sekilde numarasini degistirir.
Hah bu noktada basta cocuklarin kafasina ne bok oldugu belirsiz iki anten geciren Turkcell olmak uzere, bize sebeke sistemi saglayan, yillardir yatirim maliyetlerini ikiye uce katlamalarina ragmen, ortamda hayvan gibi internet uzerinden cok daha ucuza konusma imkanlari saglamak yerine kol boregi gibi fatura sokan GSM firmalari bir anda kampanyalarini, abone kaybetmemek icin saldilar.
Biri dedi sebeke ici ara, adami taksiye atlatip evine getirecegiz, digeri dedi sebekeyi de ara evi de ara aninda isinliyoruz bebeyim, oburu sen sadece dusun biz notlarini aktarip feedbacklerle sana geri donecegiz dedi. Hayvan gibi olan kar marji, bir anda azalitilip basabas noktalarinda kampanyalar duzenlenir oldu.
Artik gunde 2 saat bedava konusturan sebekemiz var lan. Herkes tisortune hangi gun bedava oldugunu yazsa ve sosyal dayanisma icinde olan bir toplum olsa. Sikertiriz lan sebekeyi 2 ayda. Bu ayri bir konu tabi.
Neyse, ben bu numara tasinirligin rekabeti artirmasindan ziyade insani yonundeyim arkadas. Artik caldirip kapatmali asklar bitecek doyasiya diyalogun ve anlayisin egemen oldugu pupa yelken asklarin arifesinde sondurecegiz romantizm mumlarimizi.
Ornek diyaloglar asagida
a (100 milyor konturune karsilik 10 trilyar dakikasi olan ergen erkek)
b (85-55-90 vucuduna karsilik gosterip elletmeyen ergen kiz)

Saat 7:30 (AM diyorlar amerikanyada)
a-Gunaydin bebesim nasil iyi uyudun mu
b-Evet ama keske biraz daha uyusaydim
a-A peki ben sonra yeniden ararim

Saat 8:30 (hala AM)
a-Napptin
b-Bir buyuk bir kucuk yaptim, circir olmusum sanirim
a-Iyi yapmissin

Saat 9:30 (AM ne PM ne)
a-Kahvalti yaptin mi
b-diit... diiit diittt

Saat 11:30
a-Askim, cok sikildim napiyorsun
b-Popo killarimi tras ediyorum
a-Aman ne sirin

Saat 12:30 (Bak PM e gecti ama saat hala avrupa dikkat et)
a-Baliklarimiz yumurtladi onu haber veriyim dedim
b-Ben 1 hafta geciktim ben de onu yumurtlayayim bari

Saat 14:00
a-Aksam napalim
b-Aksam olsun bakariz

Saat 15:00
a-Lostu izledim Kate le Jack evleniyormus meger
b-Hoşt


( eeeeh ben bile sikildim ulan yeter) Gordugunuz uzre ota boka aramalar artacak, yerli yersiz, gerekli gereksiz muhabbetler cogalacak. Daha cok tuketecek daha cok sikilacak daha cok aslinda kafasinda kurdugu olmadigini gorecek ergen asklar.
Halbuki calidirip kapattiginin ay da bir kirilan yumurtasi ya da poposunda kili ya da bozuk bir agzi yoktu.
Beni en cok sevindiren ise Bel Fitigini tedavi eden ve cep telefonunu duvarlara kaziyan amca musterilerini artik kendisi rastgele secim yontemiyle arayacak.

BUGÜN ICINDE 4 SMS DAHA KULLANARAK GÜN BOYUNCA SEVDIKLERINIZLE DOYASIYA MESAJLAŞABILIRSINIZ

"Bugun Icinde 4 SMS Daha Kullanarak Gün Boyunca Sevdiklerinizle Doyasıya Mesajlaşabilirsiniz"
Sevgili kurumsal servis saglayicim, intihar mesajimi cekiyorum lan belki ardimd biraktigima, ya da patrona kufrediyorum, birine lanet okuyorum. Sergilemek zorunda misiniz oglum kurumsal kibarliginizi.
Musteri velinimettir, candir, haspamdir mantiginizdasiniz ama degil arkadasim her atilan mesaj sevdiklerimize doyasiya hede hodo icin atilmiyor. Beni tuketime gark etmeye calisirken insana hizmet verdiginizi unutmayin.
Net olun cigerimi yeyin ya da ruh halimden anlayin 2 mesaja 1 kucuk raki gonderin. Ya da mesajim iletildikten sonra "haketti ipne" diye geri donun. Ben sabaha kadar mesaj doseneyim.
Sayin okur, sanirim konuyu anladin kurumsal kibarligin kisiye ozelligi ortadan kaldirmasi. Sen hazir bu cumleyi tekrardan okurken ben orneklerime geciyorum.
a-Mesela bankalar alacakli olduklarina soyle bir yazi gonderirler.
"Degerli Musterimiz,
456711 nolu kredi borcunuzu ve bugune kadar olusan faizini 31/14/2009 tarihine kadar odememeniz durumunda bankamiz olarak hakkinizda yasal takip isleminin baslatilacagini uzulerek bildiriz.
Saygilarimizla
Emobank"

Sen beni numaralandirmissin kardesim, ismimi falan bilmiyorsun ki, ikimizin iliskisine vade koymussun bir de inceden tehdit etmissin, kesin bu mektubun bedelini de bana fatura edersin. Islem bedelimiz olur bu mektubun.
Halbuki arasan "Abi bu ay sikisiksin galiba ne varsa gonder obur haftaya hallederiz. Istersen gel bir Nevizade yapalim acilirsin" desen. Kral olursun lan gozumde. Butun cevremden para toplar sana borcumu oderim, en azindan calisirim.
b-Yilbasi karti, tebrik gibi kurumsal sevgi pitircikliklari da asagida. Genel mudur birine yazdirmis, is ortagi olan diger sirkete gondermis.
"Kurban Bayraminizi en icten dileklerimle kutlar esenlikler dilerim"
Lutfullah Macun
CEO - ChristianKarembeu Holding srl, gMbh, SA

Arkadasim guzellik yaparken siciyosun bayram ruhuna, salak sekreterin digital imzani 40 DPI da basmis kagida haberin yok. Geri donuyoruz seni ariyoruz Maldivlere gitmissin 1 haftadir yokmussun. Dravdan kart atmissin.
Halbuki Maldivlerden atsan o karti bana canim desen boyle sekil yaptik umarim senin de olur desen, bir de Maldiv Imami ile fotografini koysan tropik bir meyveye kokusu icin surtsen, zarfi agzinla yalayip, uzerinde muhtemelen muz olan bir pulla bana gondersen.
Indiririm lan sana uyguladigim kar marjini, agaya beles yaparim.
Bak kurumu temsil eden kibar sahsiyet, insaniz her seyden once yemisim temsil ettigin kurumu oglum, kurum kuruma kart atar mi?Hal hatir sorar mi? Sormaz?
Kurmaya calistigin sempatik iliski cebimdeki paraya ise eger yapma gozum, yok eger harbiden inanarak destekliyorsan beni, benim ruhuma gore davran, ne hissettigimi gor de oyle tepki ver bana.
Not:
Sayin Okur,
Bugun icinde 4 blogumu daha okuyup puanlarsaniz, yarin sabah 5 te kalkip puanlayan okurlarimi doyasiya sabah corbasi icmeye goturecegim.

Saygilarimla,
Felis
Administrative Associated Co-Executive Manager / Duhul Cay Ocaklari