yazıyı perfect day eşliğinde okumanız menfaatiniz icabıdır.
6 yaşını sona erdirdiğin pastanın mumlarını 7 den 77 ye ye katılmak için bir hışımla üflersin, zira söyleyeceklerin vardır. Ön koltuğa oturmam, ıspanak severim, örtmenlerimi üzmem cümleleriyle toplum nezdinde bir beğeni sağlamak istersin. Ne bileyim yanında allı güllü yüzükleriyle Barış Manço soru sorsun sen karşına çık o zamanlar 52 milyon seni seyretsin, çok afacan bu çocuk desin, arkanda kurtalan express tek telden ne sölüyo lan bu çocuk diyerekten melodi uydurmaya çalışsın.
Sonra bir de Jupp Derwall'in Galatasarayın güçlü altyapı sistemi ile yakından ilgilendiğinin göstergesi olan topu çocuğun koşuyoluna atıp çocuğun arkasına alarak topu iki bacağı arasına sıkıştırarak önüne alma hareketine özenir haftalarca bu harekete çalışırsın abinin eski topuyla beceremezsin gidip zeyneplerle evcilik oynarsın. Çocuğun saçları da pek sarı pek güzeldir, Jupp amca da pek tontondur ama beceremezsin hareketi.
Dalin reklamına çıkan sarışın kızla seksapalitesi yüksek bir çocuk şampuanı filminde düet yapmak istersin, civcivlerin kaydığı kaydırağın önünde alengirli ve de bornozlu pozlar vermek istersin, lakin saçların ne sarıdır ne de yanmayı hakedecek kadar büyük gözlerin vardır.
Tolga abinin Hugosuna katılmak istersin 4le sola 6 ile sağa hareket edip, başaramayınca "ben bastım ama" demek istersin bütün program boyunca listenin başında kalmak istersin, annen izin vermez "de yürü git" der, oysa tek istediğin aslında hugo'nun sadece senin için bir kere "bu son hakkın daha dikkatli olmasın" diyerek ekrana vurmasını istersin. Olduğunu ispat etmek istersin, göstermek istersin.
Yıllar yıllar geçer süpermen olamayacağını, rockstar, şair-yazar-eleştirmen triosundan hiç birini olamayacağını, yönetmen-senarist olup kele yakışan uzun saç bırakamayacağını, felis buraya yumruk havaya diyen bir taraftar kitlenin olamayacağını, yıllarını sabırla kobay farelerinin dışkılarındaki paraziti inceleyen bilim adamı olamayacağını dil çıkarıp fotoğraf çektirdiğinde anlarsın. anlarsın da anlarsın.
Gidip ilk kez gördüğün bir mağazadan ilk kez takım elbise alırsın, renginden, kalıbından, nasıl durup durmadığından anlamayarak parayı uzatıp alırsın. Üstüne giydiğinde kendini çırılçıplak gibi ve herkes sana bakıyormuş gibi hissedersin.
Olmak istemediğin olmuşsundur ama yapacak birşey de yoktur. Hem Clark Kent de takım elbise giymektedir.Bir de kravat takdın mıydı, tam geçirmiş sayılırsın ilmeği boynuna. Çıkardığında takım elbiseyi kılıfına koyarken, kılıfın ceset torbasına benzediğini farkedersin ve bir sigara yakıp keşke "ıspanak" diyebilseydim de şimdi kozmonot olup küçük prense çokoprens götürüp yanında "memleket nire hemşerim" geyiklerine dalardım diye düşünürsün.
Ben olmuşum Trainspotting.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder