Allah, din, kitap üçgeninde dinin tanımını ve uygulamalarını kitapla standardize eden tanrı, Kafirun Suresi Ayet 6 da demiş ki; "Leküm diniküm veliyedin" Zekeriya Beyaz tadında çevirisini yaparsak "Benim yolum bana senin yolun sana" diyebiliriz. O kadar kısa şey nasıl bu kadar uzuyor derseniz kaynak göstermeden internetin yalancısıyım, musaf çarpsın derim. Mutaf vardı bi de doktordu şarkı söylüyordu.
Tanrı ya da madem islamdan bakıyoruz, Allah dini bir yol olarak tanımlıyor. Bu yol hayatta tutulan, izlenilen yol anlamına geliyor, da der bazı fıkıh alimleri.
Netice itibariyle, yaşanan islam anlayışının çıkmazı bu noktada doğuyor. Yaşantı tarzının standardize edildiği yanılgısının karşısına "Leküm diniküm veliyedin" gibi örnekler konabiliyor.
Ucundan acık düşünebilen genç insanlar olarak ve de "gel yavrum sana güzel dinimiz islamı öğreteyim diyecek" kadar vakti ya da beyin kapasitesi kalmamış, köyden kente geçişini tamamlayamamış ebeveynlere sahip olarak ikilemde kalabiliyoruz.
Karşı noktada karşımıza sakallı, somurtkan, nalınlı ve de sünet çocuğu elbisesi giyen her şeye "decci meccal" gözüyle yaklaşan adamlar geliyor aklımıza din deyince. Anlatmak istediğimin anlaşıldığını düşündüğüm için paragrafı uzatmıyorum.
Avrupa ve Amerika'ya bakıyor gibi yapıyoruz. Dinin modernliği, bakış açısı ıvır zıvır, kıl tüy yün. Adamlarda da mormonlar, amish people, evangelistler, ortodokslar ve dahi israil gibi şeriat devleti olması gerçeklerine sırt dönüp, dayatmacılıktan uzak olduklarından dem vurabiliyoruz.
Cennet ve cehennem yargılama sisteminde de, standardize edilenin yorumlanmasında bazı problemler çıkıyor karşımıza.
Okuma yazma bilemeyen, IQ seviyesi düşük, hayatında köyünden çıkmamış bir çobanın, bir kuzunun ayağındaki dikeni çıkartması mı daha sevaptır, yoksa oxfordlarda mba yapmış, paranın gani olduğu bir ailede jaguarlarda büyümüş bir dünya insanının 4 tane okul, 25 cami ve hergün 500 kişi doyurması mı daha sevaptır.
Bunun belli bir katsayısı ya da Orta Öğretim Başarı Puanı gibi hedesi olmadığından hesap kitap işleri Münker ve Nekir'e bırakılmış islamda.
Konuyu da toparlayıp son paragrafa girerken, insan ruhuna en büyük huzuru ve acıyı vicdan verir. Vicdan dünyada menfaat, çıkar, para vb. gibi harbiden dünyevi kavramlarla kirletildiği için saf bir vicdanla kendimizi yargılayabilmek için ölmeyi bekleyeceğiz. O zaman çobanla, iş adamı bir sayılabilecek derken... Bir başka Gönül Gözü programında buluşmak üzere. Haftaya konuğumuz ve konumuz "Mercan Dede İskandinavyanın postmodern sufist mesihi mi?"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder